Kayseri‘nin Kocasinan ilçesinde Cumhuriyet Meydanı’nda 16 Haziran saat 11.30 sıralarında berbat bir hücum yaşandı.
Edinilen bilgiye nazaran; Yaşar Kılıçkaya (59) ile Zeynep Abdullah (31), baltayla Atatürk Anıtı‘na vurdu. Meydanda vazifeli polis grupları, 2 şüpheliye müdahale etti. Dayı ve yeğen oldukları belirlenen şüpheliler gözaltına alınırken, anıtta 13 balta darbesi tespit edildi.
Yaşar Kılıçkaya ile Zeynep Abdullah, süreçleri sonrası tutuklandı. Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlanıp, 2 kuşkulu hakkında ‘Atatürk’ün anısına alenen hakaret’ hatasından 1’er yıldan 3’er yıla kadar mahpus cezası istemiyle dava açıldı.
“HAKARET ETMEDİK” SAVUNMASI!
Kayseri 14’üncü Asliye Ceza Mahkemesi‘nde 10 Eylül’de görülen davada tutuklu sanıklardan Zeynep Abdullah, “Ağzımızdan hakaret çıkmadı. Yaptığımız aksiyon de göz önündeydi. Bunun da açıklamasını yaptık. İnançlarım doğrultusunda kimi aksiyonlarda bulundum” derken, tutuklu sanık Yaşar Kılıçkaya ise “Yaptık bir şey. O anki hislerle ve inandığım şeyler için bir şeyler yaptık lakin hakaret etmedik” dedi.
Mahkeme hakimi, sanıklar Yaşar Kılıçkaya ve yeğeni Zeynep Abdullah’ı, ‘Atatürk’ün büstünü tahrip etme ve ziyan verme’ hatasından 2’şer yıl 6’şar ay, ‘Atatürk’ün anısına alenen hakaret’ hatasından da 1’er yıl 10’ar ay olmak üzere toplam 4’er yıl 4’er ay mahpus cezasına çarptırıp, tahliyelerine karar verdi. Hakim, her 2 sanığın da pişmanlık göstermemeleri nedeniyle cezalarında indirim uygulamadı.
İSTİNAF KARARI ONADI
Sanık avukatlarının fazla ceza verildiği gerekçesiyle karara itiraz etmesi sonrası evrak Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’ne taşındı.
5’inci Ceza Dairesi tarafından yapılan incelemede, mahallî mahkemenin verdiği kararda, yordama ve temele ait rastgele bir hukuka tersliğin bulunmadığı, yapılan yargılamaya, belge içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve bedellendirilen kanıtlara oluşan ve mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, kabahatlerin oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve kâfi olarak açıklanan münasebete nazaran kanıt ve süreçlerde rastgele bir eksikliğin olmadığı ve ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu belirtilerek, yapılan müracaatların temelden reddine karar verildi.
Kararın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 284 ve 286’ncı unsurları uyarınca sanıklara verilen mahpus cezalarının 5 yılın altında kaldığı gerekçesiyle kesin olmak üzere oy birliği ile alındığına vurgu yapıldı.
